Mücahit Özdemir
Günümüz dünyasında neredeyse hayatımızın her alanında ekonomiyle iştigal oluyoruz. Hele hele son aylarda iş adamından, ev hanımına kadar herkesin dilinde dolar, euro, altın fiyatları; marketlerde, çarşıda, pazarda ürünlerin fiyatlarında fahiş artışlar var. Bunlarla yatıp, bunlarla kalkıyoruz. Bir öğrenciyseniz, tasarrufunuz olmadığı ve zaten kıt kanaat bir şekilde okuduğunuzdan paranızın değer kaybetmemesi için nereye yatıracağım derdiniz olmayabilir; ancak okul kitaplarını almak, çıkan bursun yatması için bankada bir hesap açmak gibi birçok alanda iktisadi bir faaliyet içerisinde buluyorsunuz kendinizi. İş adamıysanız o zaman durum biraz daha karmaşıklaşabiliyor; işletmenizi büyütmek için sermayeyi nasıl temin edeceğiniz, çalışanlarınızın haklarını adil bir şekilde nasıl vereceğiniz, hangi finans kurumuyla çalışacağınız ya da şirketinizin araçlarına kasko yaptırıp yaptırmayacağınız gibi bir sürü mesele. Tüm bu iktisadi işlemler, kaygılar anormal şeyler değil; aksine hayatın içerisinde hava almak, yemek, içmek gibi normal. Bir topluluk içinde yaşıyoruz ve yaşamımızı sürdürmek için ‘diğerleriyle’ bir alışveriş içerisinde olmamız gerekiyor. Ama burada temel mesele bu muameleleri hangi dünya görüşüne, bilgiye, değere göre yaptığımız. İşte bunun cevabını vermemiz gerekiyor. Bunun için de İslam iktisadını bilmeye, anlamaya ihtiyacımız var.
Finanstan çalışanların haklarına, çevrenin/doğanın bize emanet olmasından devletlerin borçlanmasına kadar mikro ve makro düzeyde iktisadi hayatla ilgili her konuda İslam’ın söyleyeceği sözünün olduğunu biliyoruz. Çünkü İslam, Allah’ın kemale erdirdiği son hak din ve hayatın sadece ibadet ya da akide ile ilgili alanlarına değil muamelat denilen insanların birbirleriyle ilişkilerine yönelik de emirleri, yasakları, tavsiyeleri içeriyor. Bu noktada İslam’ın iktisadi görüşünün neler olduğu üzerine hem ülkemizde hem de dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan Müslümanların yaptıkları teorik çalışmalar var. Bu teorik çalışmalar yanında insanların hayatına tesir eden müesseseler de hem tarihsel olarak hem de modern dönemde mevcut durumda. Ülkemizde de özellikle son yıllarda hem üniversiteler seviyesinde hem de düzenleyici kurumlar nezdinde İslam iktisadını ve bunun bir alt segmenti olan İslami finansı anlamaya ve yaygınlaşmaya yönelik çabalar var. Ancak bu çabaların çok daha ileriye götürülmesi gerekiyor.
Genç Düşünce Dergisi, İslam iktisadının ne olduğu, neler vadettiği, hâkim ekonomik sistemden ayrılan yönleri, finansa nasıl baktığı, hangi kurumlar üzerinden hayata geçirildiği, nerede olması gerektiği gibi birçok sorunun cevabını vermeye çalışmak ve bunların üniversite öğrencileri arasında yaygınlaşmasını sağlamak için çok değerli bir platform sunuyor. Söylenmemiş bir söz ortaya koyacağımızı, yeni bazı şeyleri keşfedeceğimizi iddia etmiyoruz; ama elimizden geldiğince İslam iktisadını sistemli bir şekilde derginin ilerleyen sayılarında ele alacağımızı umuyoruz. Biraz da olsa bu konuları özellikle gençlerin gündemine sokmayı başarabilir, küçük de olsa bir şeylerin değişmesine vesile olabilirsek bu bizim için en büyük mutluluk olacaktır.
Şunu da biliyoruz ki, gayret bizden tevfik Allah’tan. Yeni sayılarda güncel konularla buluşmak ümidiyle.